24 Haziran 2013 Pazartesi
Annem Bile Beni Hiç Sevmemişken Beni Kim Sevsin?
Bir insanın kendini doğuran anadan nefret etmesi de mümkün olabiliyormuş. Önüme yemek koymaz. Yediğim yemeklerin zıkkım olmasını diler. Yaz tatillerinden hep bu yüzden nefret etmişimdir. O aptalla aynı evde kalacağız diye. Sabahtan akşama kadar bir insana tahammül etmek bu kadar mı zor olur? Ve sonunda televizyona kase fırlattım. Babam gelince ağzıma sıçacak. Öbür kızıyla beni hiç bir zaman bir tutmadı. Üvey olduğumuzu düşündünüz değil mi? Öz kızlarını bir tutmayan bir anadan(?) bahsediyorum. O her şeyin en iyisini en güzelini yaptı. Ona kızdığında hiç bir şey yapmadı. Ben her şeyin en kötüsünü yaptım. Okulun en kötüsünü kazandım. Arkadaşların en kötüsünü buldum. Her yaptığım berbat. Ben onun için kötü bir örnektim. Benim yaptıklarımın yapılmaması söylendi. Öyle bir çocukluk geçirdim ki. Sabah akşam 3 öğün dayak yedim. Uykumdan uyandırılıp dövüldüğümü bilirim. Ama o bir kere olsun yalnızca bir kere bile dayak yemedi. Psikolojisi bozulurmuş. Benimki ne haldeydi acaba? Maddi durumumuz kötü değildi ama harcama yaptığım anda tepemde dikilirdi. Öbürü harcama yaptığında ne güzel şeyler almışsın. Gerçekten bu evde yaşamak istemiyorum. Gidecek yerimde yok paramda yok. Ne yapacağım ben? Şu yaşıma kadar en az haftada bir kere evden kaçma planları yapardım. Altın küpelerim vardı. Onları satsam kaç gün idare ederim diye düşünürdüm. Okulda dışlan evde dışlan bu güne kadar beni bir insan sevmiş mi merak ediyorum. Bazen annemin bana söylediği şeyleri sevgilime anlatıyorum. Bir anne kızına böyle şeyler nasıl der diyor. Üstelik normal laflarını da değil şakasına söylediği şeyleri diyorum. Sonra neden FF getirdin? Neden yaz okuluna kalıyorsun? Yaz okulu harcını nasıl isteyeceğim şimdi bunlardan? O pislik genlerini söküp atmak istiyorum içimden. Şu okul bir bitsinde başka şehirde çalışacağım. Elbet bulurum bir iş. Kimse beni sevmiyor annem bile. Sevgilim nasıl seviyor anlamıyorum. Dün biraz konuştuk bir sürü şey söyledim seviyorum da seviyorum diyor. Bunları bilse doğru dürüst hiç arkadaşım olmadığını, annem babam akrabalarım dahil hiç kimsenin beni sevmediğini ne düşünür acaba? Oda sevmez tabi. Kimsenin sevmediğini ne yapsın? Bazen ona söylemek istiyorum. Sonra korkuyorum. Onuda kaybedersem diye. Oda olmazsa konuşacak tek bir adam kalmıyor bana. Devamlı blog yazıp kendi kendime konuşurum bende. Çocukken Allah'ım lütfen öleyim diye dua ederdim. Lütfen hemen öleyim. Küçücük bir çocuğun böyle dua etmesi ne kadar normal olabilir ki? Geçen gün bana araba çarpıyordu az kalsın. Çok kısa bir sürede ya şimdi ölürsem dedim. Ölürsem ne olacak? Cevabı beni o kadar yaraladı ki. Ölürsem hiç bir şey olmayacaktı. Kimse ağlamayacak hatta üzülmeyecekti. Ailem şu konuda üzülebilirdi. Onların başına iş çıkardım diye. Cenaze işleri falan.
21 Haziran 2013 Cuma
Kimse beni sevmiyor. Ölene kadarda sevmeyecek.
Oh ne güzel ya kız İngiltere'ye gitsin valizini ben taşıyım. Ben zaten 40 kiloluk valizle gelmişim bir de onun valizini mi taşıyacağım. Sen ta oradan o valizle nasıl geldin yok da diğer valizi neden getirmedin var. Yok böyle bir şey yemin ederim. Kız başıma iyi geldim ben. Hala benden fazlası bekleniyor. Sürekli en fazlası dahası. Her yıl o valizle kendi başıma mücadele ederdim. Bu yıl sevgilime taşıtacağım diye sevinirken o da başka bir gün dönmeye karar verdi. Sonuç olarak kaldım valizle bir başıma. Tam olarak 3 aktarmayla eve geldim kimseden yardım almadan ve en ufak bir memnuniyetle karşılamadım. Bir insanı anne babası sevmezse elalemin sevmesi beklenemez bence. Öleyim o zaman. Zaten ölecekmişim anne karnında. Mosmor çıkarmışlar beni. Kimse beni sevmiyor. Ölene kadarda sevmeyecek.
20 Haziran 2013 Perşembe
Belkide Yalnızlığıma İmreniyorlar.
İnsanlarla iletişim problemi yaşayan tek insanım bence kesinlikle öyleyim. Kendi akrabalarımla bile doğru dürüst sohbet edemezken hiç tanımadığım insanlarla sohbet etmem beklenemez herhalde. Sevgilim beni arkadaşlarıyla tanıştırdığında da öyle oldu. Sustum kaldım. Aslında muhabbetlerini dinlemek hoşuma gitti. Ama dışarıdan bakıldığında ben orada sağır dilsiz gibi oturuyorum onlar muhabbetin dibinde. Düşünsenize bir. Bok gibi bir durum kısaca. Ne zaman bunu aşacağım hiç bilmiyorum. 20 yıldır aynı terane. Ben tam ortama alışırım ya okul biter ya bir şey olur. Ayrılırız. Aslında sevgilimin beni nasıl sevdiğini(?) de bilmiyorum. Sessiz sakin bir kızım sonuçta. İnsanlarla konuşamayan. Ama bütün insanların imrendiği Çok ironik bir durum aslında. Ben kendime acıyorum insanlar bana imreniyor. Dışarıdan olmak istediğimden daha güçlü görünüyorum galiba. Sanki insanlara ihtiyacım yokmuş gibi. Oysa o kadar yalnız hissediyorum ki kendimi. Son zamanlarda tek arkadaşım bilgisayarım oldu. Sıkıldığımda hadi bir dolanıp gelelim diyebileceğim bir arkadaşım yok. Ben seneye mezun oluyorum ve kep attığımda sarılacağım hiç arkadaşım yok. Ben koskoca stadyumda tek başına yürüyeceğim, tek başına fotoğraf çekineceğim, belki fotoğraf çekenim bile olmayacak. Baloda tek başıma oturacağım kimse benim masamda oturmak istemeyecek. Tıpkı sınıftaki gibi. Dopdolu sınıfta oturacak tek yer olmamasına rağmen bir tek benim yanım boş kalıyor. İnsanların benim yanıma oturmak yerine 3 kişilik sıraya 5-6 kişi sığmaya çalıştıklarını bilirim. E ben ne yapacağım? Birde bunlara yıllık yazısı mı yazdıracağım. Ne yazarlar ki benim hakkımda. Benden ne kadar nefret ettiklerini yazarlar en fazla. Sevgilimlede muhtemelen seneye ayrılmış oluruz. E bu durumda bana bok yemek düşüyor. Üniversiteye dair tek anım olmayacak. Kaldığım yurtta bile tek arkadaşım yok. Artık insanların benden kaçmasını haklı bulmaya başladım. Bu kadar insan aynı tepkiyi veriyorsa sorun bende demektir.
19 Haziran 2013 Çarşamba
Üzerimde İnsanların Gördüğü Negatif Bir Elektrik Var Ve Ben Bunu Atamıyorum.
Aslında yalnızlık tam olarak benim seçimim değildi. İnsanların her girdiğim ortamda beni dışlamasından dolayı gelişti. Bütün insanlarda oluşan ilk izlenimim soğuk, çekingen, utangaç. Çok da iç açıcı görünmüyorlar sanki. İnsanların bana ön yargılı yaklaşmalarından dolayı zamanla insanlarla arama daha çok mesafe koydum. E buda insanlardan nefret etmeme yol açtı. Şuan insanlar için genel olarak hissettiklerim kesinlikle nefret. Kızlar saçma sapan şeyleri bahane ederek uzaklaştı. Erkeklerse bana hiç yaklaşamadı bile. Ulaşılmaz kız dedikleri şey benim. Kesinlikle benim. Bir şey olduğu yok aslında sadece hiç kimse sizle konuşmaya cesaret edemiyor o kadar. Ben bundan nefret ediyorum. İnsanların benimle konuşmamasından, ortamda ben yokmuşum gibi davranmasından daha bir çok şeyden. Bazen görünmez olduğumu bile düşünürüm. Toplu taşım araçlarında neden üzerime oturmuyorlar mesela bu soruyu bir ara gerçekten çok düşünmüştüm. Bu kadar görmezden gelinen bir varlık oturduğu yerde de görünmemeli. İlkokulda Ortaokulda Lisede Üniversitede hep sınıfın istenmeyen öğrencisi oldum. Sınıf arkadaşlarımdan bir tanesi Ortaokulda keşke senin yerine bizim sınıfta Emine olsaydı demişti. Çok net hatırlıyorum. Eve gidip ağlamıştım. Rehber öğretmene herkes beni şikayet ediyordu. Sınıfa uyum sağlayamıyormuşum. Lisede de bu durum değişmedi tabi o zamanlar çok umursamazdım. Elbet bir gün bir yerde bu durum değişecek diyordum. Ve bugün üniversitede de durum aynı bütün sınıf benden nefret ediyor. Üstelik hiç bir şey yapmadığım halde. Koskoca sınıfta bir tek arkadaşının olmaması.. Çoğu kişi beni cool bellemiş. Takmıyor sanıyorlar. 20 yıl boyunca her ortamın en nefret edileni olmak. İnsan bir yere kadar takmıyor. Yalnızlığı ben seçmedim.
Üzerimde insanların gördüğü negatif bir elektrik var ve ben bunu atamıyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)